Şekeroba'nın ilk yerleşim yeri bu günkü Merkez Şekeroba'dır. Dümbüldek ve Ağanobası olarak da bilinen bu köy hala yerleşim yeri olarak kullanılmaktadır.             Şekeroba kasabasında Dümbüdek ve Aganobası halk arasında ‘’yukarı köy’’ olarak tanınır. İlk yerleşim yeri olması nedeniyle Merkez Şekeroba mahallesi adını alan köyün ortasından kar deresi geçer. Cebeli Bereket ile Yıldız Dağı (Yamaç) arasına kurulmuş olan Merkez Şekeroba batısına açılan yol ile Dedeler Köyüne, kuzey doğusuna açılan yol ile de Şekeroba Kasabası ve civar bölgelere bağlanır.  

              İlk yerleşim yeri olması nedeniyle Yukarı Köy (Merkez Şekeroba) zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Şekeroba Kasabasına göre Yukarı Köy’de eski yaşam kültürü az çok devam etmektedir.

Şekeroba’nın Adı :            

             Şekeroba’nın önceki adı Akçakoyunlu olarak geçmektedir. Akçakoyunlu adının nereden geldiği hakkında elimizde herhangi bir bilgi ve belge yoktur. Ama tarihte Akçakoyunlu bir Türk aşireti olarak geçmektedir. Anadolu’nun çeşitli yörelerine dağılmış olarak bulunmaktadır. Kahramanmaraş’ın Bertiz ve Pazarcık taraflarında bu aşiret olduğu gibi Kahramanmaraş’ın bir mahallesi de aynı adla anılmaktadır.            Şekeroba’nın adının menşei ile ilgili üç ayrı görüş vardır: 

             1. Görüş: Bu görüşe göre Şekeroba’nın ovalarına devlet tarafından tarımı öğretmek amacıyla Arap fellahlar (çiftçi) getirilip yerleştirilmiştir. Bu ovalara fellahlar tarafından şeker kamışı ekildiği için kasabanın adı bu isimle anılmıştır.

             2. Görüş: Bu görüşe göre dışbudak ağacı olarak bilinen ağacın meyvelerine kevre (halk dilinde bir tür ağaç hastalığı) düşmüş, bu kevre meyvelere şeker tadı vermiştir. Halk bu meyvelerden toplayıp kğ’mını bir Nu’ya (100 dirhem=3.25 gr) satarak karşılığında gıda maddesi alırlarmış. Bu işi daha çok kadın ve çocuklar yaparken, etraf köylerde “Şeker-Obası” Şekerli yemiş toplamaya gidelim diyerek buralara gelmişler ve ova da bu adla anılmıştır.

             3. Görüş: Eskiden köye çok kar yağarmış. Bir gün yağan karın çok iri ve tadının da şeker gibi olduğu fark edilir. Başka bölgelere düşen kardan farklı olduğu için buraya Şekerobası denilmiştir.Bizim görüşümüze göre ise en mantıklısı 1.görüştür. 18.yy.ın sonlarına doğru Hatay Amik Ovası ve Sakçagözü taraflarına torağı işlemek amacıyla Osmanlı, Arap çiftçileri getirip burada tarım ve ziraat yaptırmıştır. Bu bölge halkı konar göçer olduğu için ancak 1870’lerden sonra iskan edilebilmişlerdir. Bu gün bu Arap çiftçiler hala Hatay bölgesinde yaşamaktadır. Bunlar tamamen ziraatı öğrenmek amacıyla bölgeye gelmişlerdir. Ama şu anda Şekeroba’da Arap bulunmamaktadır.